Gençlik yıllarımdan bir anımı anlatayım. Aslında çok da uzun bir süre geçmedi üzerinden ama benim için güzel yıllardı o yüzden paylaşmak istiyorum.
Fakülteden mezun olduktan sonra 3 kız bir ajans açmaya karar verdik. Güzel bir semtte bir anaokulunun üstündeki ofisi tuttuk. Ofis ne büyük ne küçük, tam kararında ve bizim istediğimiz gibi. Önce renkli bir ofis kuralım istedik cıvıl cıvıl, hem bize hayal gücü katar hem de bi canlılık getirir diye düşündük. Sarışın arkadaşım Selen beyaz bir ofis kuralım, kafamızı dağıtmasın, rahatlatsın bizi dedi. Daha sonra renkli ofiste karar kıldık. Nereden ne alacağız diye düşünürken aklımıza Evidea geldi. Evidea, arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla hem ucuz hem kaliteliydi. Bu markada karar kıldıktan sonra neyi nereye koyacağımızı düşündük. Güzel bir dekorasyondan sonra yerleşme işimiz bitti. Sıra işe koyulmaya geldi, ilk işlerimiz ufak tefekti ama en güzel şekilde yapmaya çalıştık. Daha sonra işleri büyüttük. Gayet zorlu ama güzel bir maratona başladık. Yaratıcılığımızın sınırlarını zorluyor, zorladıkça sınırlarımızı da genişletiyorduk. Sabahın ilk ışıklarına kadar çalıştığımız oldu, ama o geceleri hiç unutamam. Toplanıp dedikodular yaptık, şarkılar açtık, raporlar düzenledik ve en sonunda işi teslim ettik. Çok güzel zamanlarımız oldu bu ajansta. Bu iş gücün arasında bir de kardeşimin evlilik olayı çıkınca temelli sıkıştım. Bir yandan işler bir yandan düğün dernek telaşı çıkınca ne yapacağımı şaşırdım. İşleri yetiştiremez oldum, stresten arkadaşlarımla kavga ettim ve en sonunda ajansı kapatma kararı aldık.
Daha sonra hepimiz başka bünyelerde başka görevlerde çalıştık. Arada bir buluşuyor, güzel günleri anıp iç geçiriyoruz. Biraz daha sabırlı olsaydık mı acaba diye düşünüyoruz ama şimdiki hallerimizden de memnunuz. Ne sinirimizi birbirimizden çıkarıyor ne de birbirimize çatıyoruz. Birlikte olamasak da en azından daha fazla kazanıyoruz. Kazandığımızı birlikte yiyip günümüzü gün ediyoruz.